TÜPRAŞ patlamasıyla ilgili davaya devam edildi
TÜPRAŞ İzmir Rafinerisi'nde geçen yıl 4 işçinin yaşamını yitirdiği, 2 işçinin de yaralandığı patlamayla ilgili, 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' iddiasıyla, 8 tutuksuz sanığın yargılanmasına devam edildi.
Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ) İzmir Rafinerisi'nde, 10 bin metreküplük nafta tankında geçen 11 Ekim'de meydana gelen patlamada Kemal Şaşmazer, Yusuf Kepenek, Mehmet Dere ve Mehmet Karademir isimli işçiler yaşamını yitirdi, 2 işçi yaralandı. Patlamaya ilişkin savcılık araştırmasının tamamlanmasından sonra, gözaltına alınan taşeron firma 'Beka Proje'nin sahibi Bedrettin Karataş, işletme emniyet uzmanı Esfet Bilici, montaj ustabaşı Ali Battal ve şantiye müdürü Muhammed Hulusi Gözüak, başmühendis Mehmet Emin Tuna tutuklandı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan işletme mühendisi Burak K. ile işletme başmühendisi Kürşat K. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 17 Ekim'de taşeron firmanın iş güvenliği sorumlusu olarak gözaltına alınan 1 kişi de ifadesinin ardından adli kontrol şartıyla salıverildi. Olayda 5'i tutuklu, 3 tutuksuz sanık hakkında 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçlamasıyla dava açıldı. Davanın geçen duruşmasında olayda hayatını kaybedenlerin yakınlarının zararlarının karşılanması ve şikayetlerini geri çekmeleri üzerine tutuklu 5 sanık tahliye edildi.
Karşıyaka 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, patlamadan sonra yaralanan işçi Halil İbrahim Kavlak, tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmaya katılma talebinde bulunan işçi Kavlak, patlamadan sonra olay yerine gittiğini ve gazın etkisiyle zehirlendiğini belirterek, “Patlamanın olduğu yerle benim çalıştığım yer arasında mesafe vardı. 10-15 dakika içinde olay yerine ulaştım. Patlamanın yaşandığı tankın üzerine çıktığım anda dizlerim tutmamaya başladı. Gazın etkisiyle zehirlenerek bayıldım ve ölen arkadaşlarımın yanına düştüm. Bende gaz maskesi takılı değildi. Benim sanıklarla herhangi bir husumetim yoktur. Ben 17 ay orada çalıştım. Ölen bir arkadaşım olmak üzere birkaç arkadaşımı işe ben aldırdım. Ben patlamanın yaşandığı tanka görevlendirme ile gitmedim. Orada ölen arkadaşlarım vardı. Kendi isteğimle gittim. Çalıştığım yerde patlama olmuş, insanlar yaralanmış, arkadaşlarım ölmüş, ben düşmanımın başına gelse yine giderim. Şantiyede Ali Battal, formen olarak çalışıyordu. İki formenin işten ayrılması üzerine formen yapıldı. Formen, ustabaşının üstünde yer alır. Genel olarak çalışanların yaptıkları işi takip eder. Ben insanlık vazifemi yapmak için buradayım. Davaya katılma talebinde bulunuyorum" dedi.
Bazı sanık avukatları ise Halil İbrahim Kavlak’ın patlama sırasında yaralanmadığı ve olay yerine kendi isteğiyle gitmesinden dolayı katılma talebinin reddedilmesini istedi. Ayrıca bazı sanıklar, yazılı savunmalarını ve delilleri mahkeme heyetine sundu.
Patlamadan sonra hazırlanan bilirkişi raporunun yeniden düzenlemesini isteyen sanık avukatları, bilirkişi raporunun, İzmir dışındaki bir üniversiteden öğretim görevlilerinden oluşturulacak heyet tarafından hazırlanmasını istedi. Duruşma savcısı ara karar için verdiği mütalaasında, Halil İbrahim Kavlak’ın patlama sırasında yaralanmadığı için patlamayla ilgili zarar görmediğinden dolaylı davaya katılma talebinin reddedilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından dinlenmeyen sanık tanıklarının bir dahaki duruşmada hazır olması durumunda dinlenmesi, Kavlak’ın katılma talebinin değerlendirilmesi ve davadaki eksik dosyaların tamamlanması için ek süre vererek duruşmayı erteledi.
Hiç yorum yok