Deli Kadın Hikayeleri yazarı Mine söğüt.
KADINDIR DELİDİR NE YAPSA YERİDİR.
İkinci kez
izlediğim bir oyun Deli Kadın Hikayeleri… Her bir kadın rolünü oynamak sanıldığı kadar kolay değil;yazarın
derinlikli anlatımı eklenince. Beş ay gibi kısa sürede metinleri ezberleme,
role bürünme bence çok iyi. İkinci kez izlediğim için oyunun daha iyi piştiğini
gözlemledim.
Mine Söğüt
yaşamın içinden kadının çıkmazlarını çırpıştırırken,kentli, köylü, okumuşu,
şairi, starı farklı olsa da değişmeyen hep aynı kadın algısıdır aslında. Hep
aynı ağır yükü olan hep aynı ağır
yargılar, yaralamalar,suçlamalar içinde örselenen kadın zihinlerimize kendi
haritasını adeta çiziyor.Külliyen deli kadınların perdelerini yansıtırken
,insan yanımıza dokunuyor aslında. Yalnızca içlerine açılan kapıların arkasında
sallanan kadınlar.
Gülhatmi
çiçeğinin çayını merak etmiştir izleyiciler. Zihnini,sevgisini uyuşturan ölü
kocaya zorla buruk tadı olan gülhatmiyi boğazından dökmeye çalışan deli kadın.
Çok ağlatılan, çok dövülen, işkencenin türlüsü mubah görülen kadınlar dizgesinin
kendisiyle birlikte zulüm edeni öldürüşü hiç de tesadüf değildir.
Bütün
perdelerini sıkı sıkı kapatan parmaksız
doğan Ayşe.Büyük patlama… Gezegenler,yıldızlar…evrende kadının dramını pekiştiriyor.
Kızını evden atmak isteyen baba.Sabırla kızartma yapan kadın. Kocasını üç kez
bıçaklayan bir türlü ölemeyen kocası tarafından affedilen kadın. Affedilmeyen
parmaksız Ayşe. Deliren kadının zehir yeşili biberli kızgın yağı ile yakılan
koca…Üvey baba açmazında kızına dokundurmayan ananın kıskacı…
“Sen delisin kızın
da deli…”
“Topunuz deli.”
“Her yer lav …”
“Her yer zindan…”
Geleceği umutsuz
insan ölür. Geleceği umutsuz kadın yaşar mı? Şair olsa ne yazar?Uzun tırnaklı
geceye yenik düşer.İnce düşler örselenir. Gecedeki kadın
yaftalanır,damgalanır.İntihar damgalı kadının biricik temizliğidir.
Kadını en iyi
kim mi tanır gecenin soğuk taşları tanır.Hayallerini ya kanar ya da kanla yazar
kadın.
Toplum ona malum kancalar takar. Kança içinde içi kanar
kadının. Kadının kapının ardında kalan pişmanlığına bakılmaz.
Kadının bütün
perdeleri, çerçeveleri aynı yöne bakar. Onun ismi ve cismi yoktur. Bütün
uçurumlar ona çıkar.Kadın kalkacak deliliğin peşine takılacaktır yalnızca
delilik penceresinde özgürdür.
Oyunu izlemeden
bir gün öncesi elindeki portakal dilimlerini konuşa konuşa karşıya uzatıp
mazgallara bırakan esmer kadın ne kadar oyundu içimizde.Aslında izlediklerimiz
hayatın ta gerçeğinden .Bir oyun diye izledik tek kırılmamış porselen
vurgusundaki kırılganlığımızla.
Marmaris
sokaklarında bir star gibi giyinen topuklu ayakkabısıyla küçük adımlarla
yürüyen sarışın kadın ne kadar oyun içimizde…
“Kocam gelecek mi?”
“Gelmesin bitmiyor işkencesi.”
“Kocam yine dövecek mi?”
“Adına koca demişler. Güzel bir şey olsaydı gonca derlerdi.”
Koca olmadan da olmaz hani. Dayanmak,direnmek canına tak
etmek kocaya yol açmak ya da kocayı öldürüp kendini telef etmek uzar gider
cümlelerimiz kadın üstüne.
Çocukluğumun sırtındaki bez bebeği ile
mahallemizde yaşayıp giden Deli Emine’miz.Senin de bir vicdan hesabın yanmış
bir çocukla çıldırmışlık…
Geleceği umutsuz
insan ölür. Geleceği umutsuz kadın yaşar mı?
18 MART 2016/MARMARİS
KHA- Hatice
ALTUNAY
Hiç yorum yok