Breaking News

Deli Kadın Hikayeleri yazarı Mine söğüt.

                         KADINDIR DELİDİR NE YAPSA YERİDİR.
    
Deli Kadın Hikayeleri yazarı Mine söğüt. Marmaris Kitap Günlerinde söyleşisine katıldığım kadın sorunsalı üzerine kafa yoran bir kadın yazar…Metni uyarlayan –yöneten Hakan Salınmış. Yönetmen yardımcısı Ayşe Şahin Gençtürk .Işık –ses sorumlusu Periman Genç. Oyuncular: Derya Karatepe, Duygu Yurtsever, Gökhan Gedik, Kadriye Yeldan, Maria Yılmaz, Nazan Güner,Nafiye Hünerli, Nurhan Taş. Her biri kendi perdelerini çok iyi  dokudular.
     İkinci kez izlediğim bir oyun Deli Kadın Hikayeleri… Her bir kadın rolünü oynamak  sanıldığı kadar kolay değil;yazarın derinlikli anlatımı eklenince. Beş ay gibi kısa sürede metinleri ezberleme, role bürünme bence çok iyi. İkinci kez izlediğim için oyunun daha iyi piştiğini gözlemledim.
       Mine Söğüt yaşamın içinden kadının çıkmazlarını çırpıştırırken,kentli, köylü, okumuşu, şairi, starı farklı olsa da değişmeyen hep aynı kadın algısıdır aslında. Hep aynı  ağır yükü olan hep aynı ağır yargılar, yaralamalar,suçlamalar içinde örselenen kadın zihinlerimize kendi haritasını adeta çiziyor.Külliyen deli kadınların perdelerini yansıtırken ,insan yanımıza dokunuyor aslında. Yalnızca içlerine açılan kapıların arkasında sallanan kadınlar.
      Gülhatmi çiçeğinin çayını merak etmiştir izleyiciler. Zihnini,sevgisini uyuşturan ölü kocaya zorla buruk tadı olan gülhatmiyi boğazından dökmeye çalışan deli kadın. Çok ağlatılan, çok dövülen, işkencenin türlüsü mubah görülen kadınlar dizgesinin kendisiyle birlikte zulüm edeni öldürüşü hiç de tesadüf değildir.
      Bütün perdelerini sıkı sıkı kapatan parmaksız  doğan Ayşe.Büyük patlama… Gezegenler,yıldızlar…evrende kadının dramını pekiştiriyor. Kızını evden atmak isteyen baba.Sabırla kızartma yapan kadın. Kocasını üç kez bıçaklayan bir türlü ölemeyen kocası tarafından affedilen kadın. Affedilmeyen parmaksız Ayşe. Deliren kadının zehir yeşili biberli kızgın yağı ile yakılan koca…Üvey baba açmazında kızına dokundurmayan ananın kıskacı…
   “Sen delisin kızın da deli…”
“Topunuz deli.”
“Her yer lav …”
“Her yer zindan…”
      Geleceği umutsuz insan ölür. Geleceği umutsuz kadın yaşar mı? Şair olsa ne yazar?Uzun tırnaklı geceye yenik düşer.İnce düşler örselenir. Gecedeki kadın yaftalanır,damgalanır.İntihar damgalı kadının biricik temizliğidir.
      Kadını en iyi kim mi tanır gecenin soğuk taşları tanır.Hayallerini ya kanar ya da kanla yazar kadın.
Toplum ona malum kancalar takar. Kança içinde içi kanar kadının. Kadının kapının ardında kalan pişmanlığına bakılmaz.
     Kadının bütün perdeleri, çerçeveleri aynı yöne bakar. Onun ismi ve cismi yoktur. Bütün uçurumlar ona çıkar.Kadın kalkacak deliliğin peşine takılacaktır yalnızca delilik penceresinde özgürdür.
      Oyunu izlemeden bir gün öncesi elindeki portakal dilimlerini konuşa konuşa karşıya uzatıp mazgallara bırakan esmer kadın ne kadar oyundu içimizde.Aslında izlediklerimiz hayatın ta gerçeğinden .Bir oyun diye izledik tek kırılmamış porselen vurgusundaki kırılganlığımızla.
     Marmaris sokaklarında bir star gibi giyinen topuklu ayakkabısıyla küçük adımlarla yürüyen sarışın kadın ne kadar oyun içimizde…
“Kocam gelecek mi?”
“Gelmesin bitmiyor işkencesi.”
“Kocam yine dövecek mi?”
“Adına koca demişler. Güzel bir şey olsaydı gonca derlerdi.”
Koca olmadan da olmaz hani. Dayanmak,direnmek canına tak etmek kocaya yol açmak ya da kocayı öldürüp kendini telef etmek uzar gider cümlelerimiz kadın üstüne.
     Çocukluğumun sırtındaki bez bebeği ile mahallemizde yaşayıp giden Deli Emine’miz.Senin de bir vicdan hesabın yanmış bir çocukla çıldırmışlık…
     Geleceği umutsuz insan ölür. Geleceği umutsuz kadın yaşar mı?
                                                                                                 18 MART 2016/MARMARİS

                                                                    KHA-    Hatice ALTUNAY

Hiç yorum yok